İş adamı Özdemir Sabancı, 9 Ocak 1996’da terör örgütü DHKP-C militanları Fahriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Merkezinde uğradığı silahlı saldırıyla öldürüldü. Cinayeti davası FETÖ’cü Savcı Muammer Akkaş tarafından uzun süre çözümsüz bırakıldı. Cinayeti işleyenlerle ortak olduklarını gösteren bu iş bölümünde hedef olan Sabancı yerli otomobil konusunda girişimleri ile bilinen bir iş adamıydı. Cinayetten sonra Sabancı ailesi yerli otomobil girişimlerinden çekildi.
Özdemir Sabancı Sadıka-Hacı Ömer Sabancı çiftinin en küçük oğlu olarak 1941 yılında doğdu, başarılı bir eğitim hayatının sonrasında Sabancı Holding bünyesindeki en büyük sanayi birimlerinden olan ‘Sasa’yı kurdu ve geliştirdi.
Özellikle otomotiv sektörüne ilgisi olan Özdemir Sabancı, holdingi bu alana yönlendirerek Toyota ile ortak üretim fabrikası kurmuştu. Bunun yanı sıra yerli otomobil üretimi için de çalışmalar yapmaktaydı.
Özdemir Sabancı, 9 Ocak 1996’da terör örgütü DHKP-C militanları Fahriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Merkezinde uğradığı silahlı saldırıyla öldürüldü. Öldürüldüğünde 54 yaşındaydı.
Aynı saldırıda Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreteri Nilgün Hasefe de öldürüldü.
Cinayeti işleyen iki militanın içeri girerken güvenlik kamerası tarafından çekilen görüntüleri.
Teröristlerin içeri girmesine, uzun süre önce işe girerek bu saldırı için hazırlık yapan ve yine örgüt üyesi olan Fehriye Erdal (alttaki fotoda sağ) isimli terörist yardım etti. Fehriye Erdal’ın işe alınmasına aracılık eden kişi ise, 3 Kasım 1996’da gerçekleşen Susurluk Kazasında ölen Hüseyin Kocadağ isimli polis müdürüydü (alttaki fotoda sol).
Ölümünün ardından Toyota Motor Co., Türkiye’deki kuruluşun Sabancı grubundaki tüm hisselerini devraldı.
Böylece Sabancıların giriştiği yerli yatırım hamlesi, Özdemir Sabancı cinayetiyle birlikte engellenmiş oldu.
Cinayetin ardından açılan davanın savcılığını Muammer Akkaş yürütmeye başladı. Dava 3 yıl boyunca elinde tuttu ve bu süre içinde dava ile ilgili işin aslına yönelik hiç bir soruşturma yapılamadı.
Yerli otomobil üretimine girişen Özdemir Sabancı’nın öldürülmesi ile ilgili davayı ele alıp dosyayı 3 yıl elinde bekleten Savcı Muammer Akkaş, aradan geçen yıllardan sonra FETÖ örgütünün karıştığı bir çok olayda karşımıza çıkacak. Ergenekon davalarının savcılarından biri olan Muammer Akkaş, 17-25 Aralık’ı da organize eden savcılardan biri.
Ergenekon davalarında yaptığı yolsuzluklar ve kumpaslar ortaya çıkınca, davanın diğer savcılarından Zekeriya Öz gibi kendisi de yurt dışına kaçtı ve halen firari durumda.
Muammer Akkaş’ın savcılığını yürüttüğü davaların tümü sonuçlanamayan ya da hükumete yönelik davalar:
- Sonuçlanamayan Sabancı davasının savcısı
- Sonuçlanamayan Hrant Dink davasının savcısı
- MİT müsteşarı Hakan Fidan’ı yakalama kararı çıkaran savcı
- Erdoğan’ın evine yapılması planlanan ancak yapılamayan baskının savcısı
Yerli otomobil piyasasına girişen Sabancı’nın öldürüldüğü davayı yürüten Muammer Akkaş’ın yerli yatırımla ilgili davaları da bununla bitmiyor.
Muammer Akkaş bir davadan ötürü 41 iş adamına yönelik gözaltı kararı çıkartıyor. Bunlar arasında 3. havalimanı ve 3. köprüyü yapacak olan Mehmet Cengiz de var.
Sabancı’nın katili Mustafa Duyar, 15 Şubat 1999 tarihinde Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde çıkan bir isyanda Karagümrük çetesi mensuplarınca kaldığı 5/A koğuşunda tabancayla vurularak öldürüldü.
Duyar öldürüldüğünde, dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Duyar’ın talep ettiği röportajı engelleyen kişi Ali Suat Ertosun’du. Duyar muhtemelen tetikçiliğini yaptığı Sabancı cinayetiyle ilgili konuşacaktı.
Ali Suat Ertosun daha sonra karşımıza 2010 öncesi Ergenekon davaları sürecinde HSYK üyesi olarak çıkıyor. 2010 yılında, referandum öncesi HSYK üyeleri istifa ederken yalnızca Ertosun istifa etmedi. Gerekçesini ise “Gelenlere HSYK’yı anlatacağım” diye sundu.
Aradan geçen süreçte, Fethullah Gülen’in ifşa olmasının ve Gülen yapılanmasına yönelik hukuksal süreçlerin başlamasının ardından Ali Suat Ertosun hükumete ve Erdoğan’a karşı tavır alarak basına bu yönde demeçler vermeye başladı.
Tüm bu gelişmeler, Ertosun’un o dönem nasıl oldu da HSYK’da kalan tek üye olduğunu ve öncesinde Sabancı zanlısı Duyar’ın öldürülmesindeki payını daha net ortaya çıkardı. Ertosun’un Fethullah Gülen ile yakınlığı Gülen’in 2010 yılına ait bir notunda “Ertosun haricinde HSYK’daki herkes Kızılbaş” demesinde de görülüyor. Ve aynı kişinin karşımıza çıktığı bir başka yer de yine FETÖ ile ilintili bir cinayet. Merhum gazeteci Hrant Dink’in 301’den yargılandığı süreçte Hrant Dink aleyhine karar veren hakimlerden biri Ertosun’du.
Sabancı zanlısı Duyar’ın röportajını engelleyen Ertosun, Karagümrük çetesinin Afyon’a nakline izin verdi, çete Afyon’a geldikten iki hafta sonra Duyar’ı öldürdü.
Çetenin elebaşı Nuri Ergin daha sonra basının da bulunduğu bir ortamda “Bu devlet bana Duyar’ı öldürttü!” diyerek kendisine cinayetin talimatla geldiğini ima etti. Cinayetin davasını çıkmaza sokan savcı Akkaş’ın ve Ergin’i Afyon cezaevine yönlendiren Ertosun’un bağlantıları düşünüldüğünde, talimatın kimden geldiği hakkında da bir fikir doğuyor.
Aradan geçen yıllardan sonra, 2015 yılında Nuri Ergin, hapishanede geçirdiği yılların sorumlusu olarak gördüğü Fethullah Gülen hakkında “Fasulyeden hocanın gazabına uğradık” söyleminde bulundu.
Bir cinayetin ve bu cinayete bağlı başka bir cinayetin süreci bu. Tüm bu olanlar ise Gülen’in gazetesi Taraf’a hiç yansımamış olaylar. Ergenekon sürecinde Sabancı suikasti ile ilgili atılan manşette, bizzat cinayete iştirak etmiş isimler atlanarak “Sabancıyı Veli Küçük öldürttü” manşetiyle hedef şaşırtıyordu.
Kaynaklar:
Milliyet- Adım Adım Takip Ettiler 2 Dakikada Yakaladılar
Milliyet – Nuri Ergin 8 Yıl Önce İtiraf Etmiş
Zaman – Kaçak Savcı FETÖ Üyesi Olduğunu İtiraf Etti
Akşam – Fethullah Gülen’in Ergenekon korkusu
Agos – Dink’i Mahkûm Etmeyene HSYK Yolunu Kapatmışlar Paylaş