Anasayfa » Askerî Darbeler ve FETÖ Elebaşı Gülen
Darbeler

Askerî Darbeler ve FETÖ Elebaşı Gülen

1980 askerî darbesini yazdığı bir yazı ile selâmlayan Fethullah Gülen, bu çizgisini 28 Şubat sürecinde de devam ettirdi. 2016 senesindeki askerî darbe teşebbüsünde ise Gülen ve örgütü FETÖ, bu sefer darbenin bizzat aktörü olmakla suçlanmaktadır.

12 Eylül 1980 askerî darbesini: ““tuğa selam, sancağa selam ve ölçülerimiz içinde onu tutan yüce başa binlerce selam..!” ifadeleri ile alkışlayan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, dindarlara yönelik olması ile bilinen 28 Şubat 1997 post-modern askerî darbe sürecinden de yara almadan kurtulmayı bilmişti. Sadece 1971’de ve birkaç aylığına tutuklu kalan Gülen, halka nice zulümlerin yapıldığı askerî darbelerin yanında yer alması ile tanındı. 2016’ya gelindiğinde ise artık bir darbenin yanında yer almakla değil; darbenin bizatihî kendisini gerçekleştiren, planlayan olacaktı. 

darbe
Sızıntı dergisi 1989 Mayıs sayısında bu resimden kalkarak bir soru sormuş. Ama bu sorunun muhatabı resimde görülen kişiye işkence edenler değil. Sızıntı oldurulen gencin imanını sorguluyor: . “Burada, boyle hicran ve gurbetle noktalanan hayat, bari otelere acık olsaydı! Ya değilse…”

Asker ve Darbe Övgüsü

FETÖ elebaşının darbelerle kesişen hayatında 1960 darbesi ve sonrasında yaşanan Talat Aydemir darbe girişimleri önemli yer kaplar. Kendi ifadesiyle dünyayı nasıl yöneteceğini 18 yaşında kafasında netleştirmiş olan örgüt elebaşı Edirne’de Yaşar Tunagür tarafından korunduktan sonra 1960 darbesinin akabinde askere gider. Askeri yönetim olmasına rağmen oldukça rahat bir askerlik yapar. Hatta acemi birliğini yaptığı Ankara’da 1960 darbesinin önemli isimlerinden Talat Aydemir’in gerçekleştirdiği ikinci kalkışmada asker olarak yer almasına rağmen ceza almaz.

1980’li yıllarda “M. Abdülfettah Şahin” müstearıyla Sızıntı’da başyazılar kaleme alan Fethullah Gülen “Asker” başlıklı bir yazısında şöyle demişti: “Her milletin tarihinde asker bir tepe varlıktır (…) Bir de anadan doğma asker-millet vardır. O, asker doğar, askerlik türkülerinden ninniler dinler ve asker olarak ölür. Aşıktır askerliğe, serhad boylarına, akına ve kavgaya (…) Onun süngüsü, yüz defa iniltimizi dindirdi ve ateşimize su serpti. Yakın tarihimizde dahi kaç defa onda mazinin tebessüm eden çehresini ve yıldırımlaşan celadetini gördük… Eğer, atik davranıp da yıllardan beri hazırlanan karanlık emellerin önüne geçmeseydi, bütün bir millet olarak inkisar içinde ağlamadan başka çaremiz kalmayacaktı. Tuğa selam, sancağa selam ve ölçülerimiz içinde onu tutan yüce başa binlerce selam..!”

12 Eylül 1980 askerî darbesini destekleyen Fethullah Gülen, darbeye dair yaptığı övgüleri başka yazılarında da sürdürmüştü. İlk yazıldığında Abdülfettah Şahin imzasını taşımakla birlikte daha sonra Fethullah Gülen’in kendi adı ile de basılan “Çağ ve Nesil” isimli kitapta FETÖ lideri, “Düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimai bünyenin, harici bir kısım erâciften temizlenme, arındırılma ve aslına ircâ zaferi (…) Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe, istihâllerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arzediyoruz.” ifadeleri ile darbe karşısındaki olumlayıcı tavrını tekrar etmişti.

FETÖ elebaşı ve örgüt üyeleri her ne kadar 12 Eylül Darbesinin en büyük mağdurlarının kendi örgütleri olduklarını iddia etse de 15 Temmuz Darbe Girişiminden yıllar sonra örgüt yöneticilerinin kendi ağızlarından itirafı bunun da doğru olmadığını gösterdi. Örgütün Türkiye İmamlığını da yapan Barbaros Kocakurt, kendisi gibi kırmızı kategoride aranan bir başka terörist Şerif Ali Tekalan’ın YouTube kanalında yaptığı açıklamada “12 Eylül darbesi sonrası örgüt elebaşının İzmir, Ankara ve İstanbul’da gayet rahat bir hayat sürdüğünü, İstanbul’da boğaza nazır köşkte haftalarca kaldığını, Ankara’da bir işadamının lüks villasında konakladığını” ortaya çıkardı. Barbaros Kocakurt ayrıca anılarında 1986 yılındaki göstermelik gözaltı öncesi Bursa’da jandarma tarafından örgüt hücre evine baskın yapıldığını ve örgüt elebaşı Gülen ve yöneticilerin bu baskında rahatça serbest kaldığını” anlattı. Elebaşı Gülen bu süreçte Türkiye’yi hiç terk etmemiş, çalışmalarına devam etmişti. Aranıyor olmasına rağmen, kurduğu örgütün Ege bölgesindeki çalışmalarına devam ettiği dile getiriliyordu.

Fethullah Gülen Türkiye’nin geçirdiği askerî darbe süreçlerinden sadece bir tanesinde, 12 Mart 1971 askerî darbesinin ardından tutuklandı ve de bir müddet hapis yattı. Nurculuk davası olarak adlandırılan davada hapis yattığı kısa sürede örgütteki yardımcısı Mehmet Ali Şengül tarafından askerî cezaevinde sahte kimlikle ziyaret edilip talimatlarını aktarmıştı.

Terör örgütünün lideri Fetullah Gülen, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Sızıntı Dergisi’nde yayınlanan ‘Son Karakol’ başlıklı yazısıyla Kenan Evren ve darbecilere destek vermişti.

Sızıntı Dergisi’nde yer alan ‘Son Karakol’ yazısının o bölümü:

“Hızır Gibi Yetiştiler”
“… Ne var ki, yıllardan beri, binbir saldırı ile rehnedar olmuş bir bünye, böyle hemen bir mualece ile iyi edilemeyeceği de muhakkaktı. Daha köklü ve daha gönülden bir hareket gerekliydi ki, milli bünyeyi kemiren yıllanmış seretanlar berteraf edilebilsin.
Ve, işte şimdi, binbir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tuluû saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz.”

“Evren Cennete Gidebilir”

Fetullah Gülen 31 Ocak 2005 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Mehmet Gündem’e verdiği röportajda Kenan Evren’i cennetlik ilan etmişti.

“Evren Paşa, seçmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir iş yapmıştır. Gençlerin çoğu onun bu icraatı vesilesiyle din eğitiminden nasiplerini almışlardır. Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir..”

28 Şubat’tın suç ortağı: Fetullahçılar 

Bütün dini grupların baskı altına alındığı o dönemden sadece kendisini dini bir yapı olarak gösteren Fetullahçılar  zararsız çıkmıştı. Aksine örgüt elebaşı Gülen, merkez medyaya demeçler veriyor, canlı yayınlara çıkıyor, Hürriyet gibi o dönem 28 Şubat’ın en büyük destekçisi gazetelere manşet oluyordu.

“Beceremediniz Bırakın”

Gülen o dönemde merkez medyaya sıkça yer aldı ve özellikle de  “(Refah-Yol Hükümeti hakkında) Bugün Türkiye’yi idare edenler gerekli performansı ortaya koyamadılar. Ben ayrılayım ve yardımcı olayım. Siz Türkiye’de nasıl bir idare istiyorsanız onu teşkil edin ve milleti idare edin diyemediler” şeklinde açıklamaları ile akıllarda yer etti.

Gülen’in tavizsiz destekçisi olduğu darbeler binlerce insanın ölümünü, kamuda başörtüsü yasağını ve hukuksuzlukların başka biçimlerini beraberinde getirdi. Buna rağmen Fethullah Gülen askerî idareyle olan barışık tavrını, “kuvvet ellerinde olduğu halde çok mantıki davranıyorlar, epey zamandan beri çok muhakemeli davranıyorlar.” sözleri ile de devam ettirdi.

12 Eylul 1980 askeri darbesini “imalı” bir şekilde destekleyen Başyazar Şahin’in ovguleri başka yazılarda da suruyor. Ona gore darbe, “Duşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İctimai bunyenin, harici bir kısım eraciften temizlenme, arındırılma ve aslına irca zaferi (…) Umidimizin tukendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetciğe, istihalerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arzediyoruz.”

Kaynaklar

Anadolu’da Bugün – “Kenan Evren Cennet’e Gidebilir”

Vatan – 12 Eylül’ün Hesabını Vermeden 12 Eylül’den Hesap Sorulabilir mi?

Sabah – Fethullah Gülen’in 28 Şubat’taki Utanç Verici Sözleri

Kategoriler