Anasayfa » Ilımlı İslâm
Özel Dosyalar

Ilımlı İslâm

Fethullah Gülen ve Papa II. Jean Paul
Üst aklın İslâm dünyasını şekillendirmek için teşvik ettiği "Ilımlı İslâm" hakkında CIA şefi Graham Fuller, "dinlerarası diyaloğun Türkiye'deki en güçlü aktivistlerinden, liberal ve reformist İslamcı" olduğunu yazdığı Fethullah Gülen'in desteklenmesini savunmuştur.

Ilımlı İslam,  İslam ülkelerinde Amerikan ve Batı karşıtlığı hareketlerine, güvenlik zaafiyetlerine ve olası menfaat kayıplarına sebep olmasının önüne geçmek için ABD düşünce kuruluşlarında geliştirilen modernist, protestan İslam yorumudur. Rand düşünce kuruluşunun danışmanı ve CIA yakın ve güney Asya bölgesi istihbarat eski şefi Graham Fuller, “Siyasi İslam’ın Geleceği” isimli kitabında, dinler arası diyaloğun Türkiye’deki en güçlü aktivistlerinden, liberal ve reformist İslamcı olduğunu yazdığı Fethullah Gülen’in desteklenmesini savunmuştur. 

ABD Raporlarında Ilımlı İslam ya da  Değişen İsmiyle Medeni İslam

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 1989 yılında  Rand Corporation adlı kuruluştan, Türkiye’de İslam radikalizminin geleceği” konulu bir rapor istedi. Rand Corporation,  CIA’in en önemli isimlerinden Graham Fuller başkanlığında bir ekip kurdu. Ekipte bazı Türk uzmanların yanı sıra CIA’in Ankara İstasyon Şefi Paul Henze gibi istihbaratçılar da bulunuyordu. 1960’lı yıllarda Türkiye’de CIA görevlisi olarak bulunan Fuller, bu kuruluşun 14 yıl Türkiye ve Ortadoğu masası şefliğini yürütmüştü.  79 sayfadan oluşan söz konusu Türkiye rapo­runun son bölümünde, şu öneriler ortaya atıldı: “Türkiye’de İslam’ın yükselmesi olgusuna dikkatli ve seçici bir şekilde yaklaşılmalıdır. Ancak, ihtiyatlı ve alçak perdede kalarak Amerikan çıkarlarına en iyi hizmet mümkündür. İslam’ın rolünü etkileme konusunda en ufak bir açık Amerikan girişimi, ABD’nin çıkarlarına hizmet etmez. Yönetim konuya dönük politikalarını formüle ederken hem Türkiye’de laik modeli destekleyen, hem de İslami güçlerle açık bir çatışmadan kaçınan nazik bir denge yakalamak durumundadır. Öte yandan, Türkiye’deki irticanın başlıca dış politika amacı, Türki­ye’nin Batı ile ilişkilerinin gerginleşmesidir. O halde ABD bu olasılığı en azına indirmeye çalışmalıdır. Türkiye’ye NATO çerçevesinde daha fazla yükümlülükler verilmeli, NATO stratejileri konusunda Türk resmi makamlarına daha fazla danışılma­lıdır. İkincisi, ABD laik devlet şeklini desteklerken Türkiye’de­ki Amerikan menfaatlerine daha iyi hizmet edecek politikalar geliştirme olanağı güçtür. Buna ek olarak İslami hareketin ılımlı üyeleri ile ihtiyatlı ve gayri resmi temaslar kurulması öğrenme süreci için yararlı olabilir.

Raporda, Amerika’nın İslam’ı kontrol altına alması için neler yapması gerektiği maddeler halinde şöyle sıralanmıştır (özetle):

  1. Önce ılımlı İslam’ı desteklenmesi. Bu kapsamda; özellikle mali destek sağlanması, liderlik modeli oluşturulması ve bu modele uygun liderler belirlenmesi. İslam’da devlet ve dinin ayrı tutulabileceğini (lâiklik) bunun inanca zarar vermeyeceği aksine onu güçlendireceği fikrini desteklenmesi.
  1. Gelenekçilerin kusurlarının eleştirilmesi, ancak onları kökten-dincilere karşı desteklenmesi. Sufiliğin kabulünün ve popülerliğinin teşvik edilmesi. Modernistlere yakın görüşten gelenekçilerin, modernistler ile ortak hareket etmelerini desteklenmesi.
  2. Köktendincilerle mücadele edilmesi. Bu kapsamda; yasadışı faaliyetlerini açığa çıkar, yaptıkları şiddet eylemlerinin olumsuz sonuçlarını gündeme taşınması, kahramanlaştırılmalarının önlenmesi.
  1. Seçici bir şekilde laikleri desteklenmesi. Bu kapsamda; köktendinciliğin ortak düşman olarak algılanmasını teşvik edilmesi.
aksiyon
Aksiyon, 2013 yılındaki özel sayısında, Hıristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın resmi olarak kabul edilen ikonu kapağına taşıdı. “İnsanlık O’nu Bekliyor – Hz. İsa” başlıklı kapak ilâhiyatçılardan tepki gördü.

Raporun 39. sayfasında Ilımlı İslamcıların en büyük eksikliklerinden birinin “ekonomik güç” olduğu vurgulanıyor ve maddi açıdan desteklenmeleri isteniyor.

Fethullah Gülen ve misyonu hakkındaki örneklerden sonra RAND Raporunun son bölümünde “Derin Strateji” başlığı altında , “Ilımlı İslami bir lider oluşturulması” başlığı altında: “Ilımlı İslamcılar’ın cesur sivil liderler olmasına çalışılmalı ve demokrasi, insan hakları, kadın hakları konusunda etkili politikalar geliştirmeleri sağlanmalı. İslam’ın bir üst kimlik olduğundan çok, insanlarının kimliklerinin bir parçası olduğu işlenmeli, sivil toplum örgütleri oluşturarak Ilımlı İslamcı liderlere yardım edilmesine çalışılmalı…”* gibi ifadeler yer alıyor.

dinler-arası-diyalog.

Türkiye’de Dinlerarası Diyalog ve de “Ilımlı İslâm” projelerinin en önde gelen yürütücüsü olan Fethullah Gülen’in, 1998 senesinde, o dönemde papalık vazifesini ifa eden II. Jean Paul’u ziyaret ettiği ve kendisinin Papa Jean Paul’a bir mektup da yazdığı biliniyor. Aynı yıl Zaman Gazetesi’nde yayınlanan mektupta Fethullah Gulen şu ifadelere yer veriyor:

Pek muhterem Papa cenapları,

Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatialilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarasi Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik.

İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’in asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.

Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir. Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naciz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.

Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinlerarası diyalog konusunda Vatikan’ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.

Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine musamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlik önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hristiyanlar, Yahudiler ve Müslumanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir. Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa’nin doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.

Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançli genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Ögrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek sumullu bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.

Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.

‘FETÖ’nün Din İstismarı’ Raporu

Diyanet İşleri Başkanlığı FETÖ’nün din istismarına ilişkin bir rapor hazırladı.

Raporda şu ifadelere yer verildi. “FETÖ/batılı kamuoyunun ilgi ve desteğini sağlamak, medeniyetler çatışması tezine karşı duyarlılık üretme adına ‘Dinlerarası diyalog’ ve ‘ılımlı İslam’ diyerek şaibeli girişimler başlatmış, pek çok sırlı ve gizemli ilişkiyle uluslararası dünyada Müslümanların aleyhine oluşturulan karanlık projelerin bir parçası olmaktan çekinmemiştir. Gerçekte II. Vatikan Konsili’nde alınan kararlara dayanan Dinlerarası Diyalog projesiyle Gülen, ulusal ve uluslararası birçok etkinlik düzenleyerek, bir taraftan bağlarını Hıristiyan kültürüne yaklaştırırken diğer taraftan örgütün Batı dünyası tarafından akredite edilmesini sağlamıştır. Bu sayede Gülen, kendisine Pensilvanya’da üs kurma fırsatı bulurken, birçok batılı ülkenin kapıları örgüte bu sayede açılmıştır.”

Fethullah Gülen / Rabb’in aciz kulu / 9 Subat 1998

Haber 7 – ‘FETÖ’nün Din İstismarı Raporu

Kategoriler