15 Temmuz’un ardından bağımsız mahkemeler önünde hesap sorulan FETÖ üyeleri, yargılama aşamasında örgütün yönlendirmesiyle inkâr taktiği uygulamaya devam ediyor.
FETÖ’nün darbe girişimi sırasında sözde “yurtta sulh konseyi”nce Manisa ve İzmir’de “sıkıyönetim komutanı” ilan edilen eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep’e yönelik, “Birlikler harekete geçti, artık önüne geçemezsiniz. Ben sıkıyönetim komutanıyım, hepinizi öldürtürüm.” şeklindeki tehdidini mahkemede inkâr etti.
Tanık ifadeleriyle sabit olmasına karşın Denizli ve Bergama’daki tankların İzmir’e gönderilmesi yönünde bir emrinin olmadığını da savunan Hakbilen, yargılandığı davada “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.
FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Recep’i derdest etmek istediği, Ege Ordusu Komutanlığına bağlı bulunan Denizli’deki 11. Motorize Piyade Tugayı, Edremit’teki 19. Motorize Piyade Tugayı ve Bergama Alay Komutanlığındaki tankların İzmir’e gönderilmesi için talimat verdiği ve darbede aktif rol almaya çalıştığı ortaya çıkan Hakbilen, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında tıpkı diğer örgüt mensubu askerler gibi inkâr taktiği sergileyerek işlediği suçtan kurtulmaya çalıştı.
Hakbilen’in, tanık ifadeleri, dijital materyal inceleme tespit tutanağı, HTS analiz inceleme raporu, Ege Ordusu Komutanlığı görüntülerini içeren kamera kayıtları, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca Ege Ordusu Komutanlığındaki darbe kalkışmasıyla ilgili olarak başlatılan idari tahkikat sonucu düzenlenen rapor ve somut delillere rağmen “hiçbir şey yapmamış gibi” davrandı.
“Ben sıkıyönetim komutanıyım, hepinizi öldürtürüm.”
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Hakbilen’in darbe girişiminden önce izinli olduğu, kalkışmanın yaşandığı gün Orgeneral Recep’in kendisini aradığı, bu görüşmede darbeden haberinin olmadığını, darbecilere itaat etmeyeceğini belirtmesine rağmen komutanlığa gelerek Orgeneral Recep’in odasına gidip sözde “yurtta sulh konseyi”nin kararıyla İzmir ve Manisa’da “sıkıyönetim komutanı” olarak emir komutanın kendisinde olduğunu söylediği ve “Ben bu Silahlı Kuvvetlerin generaliyim, ben sıkıyönetim komutanıyım.” dediği, Ege Ordusu Komutanı’nın gözaltına alınması yönünde talimat vermesi üzerine bağırarak, “Birlikler harekete geçti, artık önüne geçemezsiniz, ben sıkıyönetim komutanıyım, hepinizi öldürtürüm.” dediği ifade edildi.
“Sabah hepinizi kurşuna dizdireceğim.”
Hakbilen’in, gözaltı sırasında Orgeneral Recep’in korumalarını işaret ederek, “Benimle misiniz, değil misiniz?” diye sorduğu, “Denizli’yi aradım, tanklar yola çıktı, sabah hepinizi kurşuna dizdireceğim.” şeklindeki tehditleri yinelediğine işaret edilen iddianamede, Hakbilen’in emirleri doğrultusunda Ege Ordusu Komutanlığına gelen sanıkların talimat beklediği, Gaziemir’deki 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığına ait helikopterin Orgeneral Recep’in derdest edilmesi için Çiğli 2. Jet Ana Üssü’ne geldiği ancak bunda başarılı olunamadığı vurgulandı.
Hakbilen’e isnat edilen diğer suçlama ise İzmir Valiliğinin talebi olmadığı halde yürürlükte bulunmayan Emniyet Asayiş Yardım Protokolü (EMASYA) uyarınca Ege Ordusu İstihkam Taburu’nun hazırlanması emri verilmesi yönündeydi.
Tanık ifadelerine rağmen tehditleri inkâr etti
Hakbilen, 1 Şubat 2017’de mahkemede yaptığı savunmada, hayatı boyunca hiçbir illegal yapıyla bağlantısının olmadığını, her zaman devletten yana tavır takındığını, iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Orgeneral Recep’in emir subayı Binbaşı E.D, tanık olarak verdiği ifadesinde, “Hakbilen odaya gelince Orgeneral Recep, ‘Sayın Başkan, Adapazarı’nda ne oluyor, emirlerimi siz dinlemiyor musunuz, bağlı birliklerle irtibata geçmiyor musunuz?’ gibi sözler söyleyince Hakbilen, ‘Kuvvet komutanımla görüşmek istiyorum.’ dedi. Komutan ‘Anlamadım, senin birinci amirin benim, sen beni dinlemiyor musun?’ deyince Hakbilen, ‘Kuvvet komutanıyla görüşmek istiyorum, sizin emirlerinizi dinlemiyorum.’ şeklinde sözler söyledi. Komutan, koltuğundan kalkıp, ‘Seni görevden alıyorum. Odana geç.’ dedi. Hakbilen, kapının önüne gelince ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin generaliyim. Beni tutmaya hakkınız yok. İzmir ve Manisa sıkıyönetim komutanıyım.’ diyerek çeşitli tehditlerde bulundu. Komutan, eliyle işaret ederek, ‘Geç kardeşim odana.’ dedi. Ben Memduh Paşa’yı kolundan tutarak odasına götürdüm.” beyanında bulundu.
Hakbilen, E.D’nin tanıklığını hiçe sayarak, Orgeneral Recep’in, kendisine hitaben “Memduh, sıkıyönetim ile ilgili bir emir geldi, İzmir sıkıyönetim komutanısın, senin bununla bir ilgin var mı?” dediğini, komutanının bu söylemi üzerine çok şaşırdığını, kendisinin de “Komutanım böyle bir şeyden haberim yok, ilk kez sizden duyuyorum, ben illegal hiçbir yapının içinde bulunmadım, emrinizdeyim, ne gerekiyorsa yaparım.” yanıtını verdiği yalanını söyledi.
Hakbilen kendi kendini yalanladı
Olay günü Ege Ordusu Komutanlığında harekat kurmay başkanı olarak görev yapan Albay M.A.T. ise tanık olarak verdiği beyanda, Hakbilen’in sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser’e, istihkam savaş taburunun EMASYA kapsamında hazır olmasını emrettiğini söylediğini kaydederek, Bergama’daki tankların İzmir’e intikaline ilişkin olarak da şunları dile getirdi:
“Bergama Garnizon Komutanı Albay Ahmet Ömercikli, Orgeneral Recep’i telefonla arayarak tankların İzmir’e getirilme emrinin Hakbilen tarafından verildiğini bildirdi.
Orgeneral Recep de bana dönüp ‘Git, Hakbilen böyle bir emir vermiş mi?’ diye sormamı istedi. Harekat merkezinden Hakbilen’in gözaltında tutulduğu makam odasına gittim. Hakbilen’e ‘Bergama’daki tankların İzmir’e gelmesi emrini verdiniz mi? Ordu Komutanımız soruyor.’ dedim. Hakbilen de ‘Evet, ben verdim.’ diye cevap verdi. Tekrar harekat merkezine döndüm ve Orgeneral Recep’e Hakbilen’in cevabını ilettim.”
Tankların zırhlı araçlara yüklenmesi ve İzmir’e getirilmeleri aşamalarının Bergama’dan en az 10-12 saat süreceğini, Denizli’den de bir günden az sürmeyeceğini, bu gerekçelerle tankların İzmir’e getirilmesine yönelik emri bulunduğu hususunun gerçeği yansıtmadığını iddia eden Hakbilen, HTS analiz inceleme raporuna rağmen EMASYA Protokolü hususunda da sanık Eser’e herhangi bir emir vermediğini savundu.
Kaynak: AA