FETÖ’nün emniyet mahrem imamı 2018’de yakalandı
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) emniyet mahrem imamı olarak görev yapan Ümit Horzum, 16 Mayıs 2018 tarihinde saklandığı gaybubet evinde yakalandı. Emniyete vermiş olduğu ifadesinde, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmayı talep eden Horzum, itirafçı oldu. Ardından, adli kontrolle serbest bırakıldıktan sonra yasa dışı yollarla Yunanistan’a kaçmaya çalışırken yakalanan Horzum’un işkence gördüğüne dair iddialar ortaya atılmıştı. Gözaltına alındıktan sonra itirafçı olarak çok sayıda örgüt üyesini deşifre eden, yargılama aşamasında ise bu beyanlarını inkâr eden Horzum hakkında, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 28 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edilmesine ilişkin gerekçeli karar tamamlandı. Horzum hakkında hazırlanan gerekçeli kararda, işkence iddialarının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkartıldı.
Önce itiraf etti, sonra inkâr etti
Ümit Horzum, 2018’de saklandığı evde, 9 ayrı sahte kimlik, sürücü belgesi ve ruhsat fotokopileri ve 2 otomobil anahtarıyla yakalandı. Emniyete verdiği bilgiler sebebiyle sulh ceza hâkimliği tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Horzum’un, bu süreçten sonra Ankara’daki adresinde kalmaya devam ettiği ve örgütsel faaliyetleri terk etmediği tespit edildi. Gerekçeli kararda, sanığın FETÖ’den mahkum edilen sanıklar Suat Bozkurt ve İlker Değirmenci ile dışarıda kaldığı 5 aylık süreçte, firari örgüt mensuplarına para karşılığında 272 adet sahte kimlik belgesi hazırladığı bilgisi yer aldı. Ayrıca, sanık Horzum’un, gaybubet evlerinde saklanan FETÖ’cülere para desteği sağladığı, ihtiyaçlarını karşıladığı da ifade edildi. Tekrar yakalanacağını anlayan sanık, bir grup FETÖ’cüyle beraber Yunanistan’a yasa dışı yollarla kaçmaya teşebbüs etti. Ancak 18 Ekim 2018’de yakalandı. Örgüt içerisinde “Emir” kod adını kullanan Horzum, yakalandıktan sonra klasik bir FETÖ’cü taktiği olan inkâra başvurarak itiraf içeren beyanlarını kabul etmedi. ByLock kullanıcısı olduğunu da reddeden Horzum, örgütün emniyet mahrem imamı olduğunu da inkâr etti. Kendisine Bank Asya hesabının sorulması üzerine, elebaşı Fetullah Gülen’in talimatından sonra bankada hesap açtırdığını ancak 34 hesabındaki yüksek miktardaki para hareketlerinin olağan olduğunu ileri sürdü.
Ümit Horzum hakkındaki işkence iddiaları yalanlandı
Sanık Ümit Horzum hakkındaki, beyanlarını baskı altında verdiği ve işkence gördüğü yönündeki iddialar, gerekçeli kararda yalanlandı. Kararda, sanığın işkence iddialarına rağmen kendisi ya da avukatı aracılığıyla herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığı, mahkemeye yazılı bir başvurusunun olmadığı belirtildi. Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Sanık Edirne’de yakalandıktan sonra ifadesini değiştirmiş, kaçırıldığını ve işkenceye uğradığını iddia etmiştir. Sanığın samimi olmayan, gerçeklikten uzak, kaçırılma, kötü muamele, hürriyeti tahdit iddialarına itibar edilmemiştir. Şöyle ki, hukukumuzun temel prensiplerinden bir tanesi ‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’ kaidesidir. Kötü muamele, hürriyeti tahdit, tehdit, yaralama iddiasını ispatla mükellef sanık, üniversite mezunu ve ortalama bir birey olarak haklarının farkındadır.
Sanık işkenceye uğradığını iddia etmesinden üç yıldan uzun bir zaman geçmesine rağmen işkence yaptığını iddia ettiği kişiler hakkında şikayette bulunmamış, herhangi bir kuruma ihbarda dahi bulunmamıştır. Mahkememize bu konuda bilgi vermemiş, dosyamıza yansıyan bilgi ve belge olmamıştır. Sanık gerçekten kötü muameleye uğrasaydı buna ilişkin, Anayasa Mahkemesi dahil yargı yollarında şikayet hakkını kullanabilecekken böyle bir yola gitmemiştir. Sanığın yakalandığı ve gözaltına alındığı tarihteki doktor raporlarında işkence izine rastlanmamıştır. Sanığın kollukta ifade verirken hazır bulunan avukatı da işkence iddialarıyla ilgili sanığı doğrulamamıştır. Sanık iddialarına ilişkin destekleyici somut bir bilgi ve belge sunmamıştır. Sanık, tanık olarak dinlediği Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde de işkence iddialarından bahsetmemiştir.”
Ayrıca, gerekçeli kararda sanığın FETÖ’nün hiyerarşik yapısında yer aldığı, örgüt talimatları doğrultusunda hareket ettiği, bu nedenle “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçunu işlediği, bunun yanı sıra “resmi evrakta sahtecilik” de yaptığının altı çizildi.
