FETÖ’nün kaset kumpası davasında 170 sanık yargılanıyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı eski Milliyetçi Halk Partisi (MHP) yöneticilerinin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin kaset kumpası ile internet üzerinden yayımlanmasıyla ilgili davaya devam edildi. Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fethullah Gülen ile beraber 170 sanığın yargılandığı davanın duruşması Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti. Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı. FETÖ’nün kaset kumpası davasında yargılanan sanıklardan eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak, Yurt Atayün, Adem Çağlar, Ali Osman Kayan ve Sinan Altıparmak esas hakkındaki savunmasını yaptı.
Ömer Altıparmak suçlamaları reddetti
Ömer Altıparmak, dosya kapsamında silahlı terör örgütü yöneticisi olmak, özel hayatın gizliliğini ihlal, konut dokunulmazlığını ihlal ve siyasi hakların kullanılmasını engelleme gibi suçlardan yargılandığını belirtti. Meslek hayatının tamamında istihbarat ve terör bürolarında çalıştığını, ömrünün büyük bölümünü terörle mücadele içinde geçirdiğini söyleyen Altıparmak, silahlı terör örgütü yöneticiliği suçunu asla kabul etmediğini ifade etti. Hakkındaki suçlamaların usulsüz toplanan, dayanaktan yoksun delillere dayandığını öne süren Altıparmak, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yasalara uygun şekilde yaptığı şeklinde kendisini savundu.
Gürsel Aktepe’nin ifadesinin işkence altında verildiğini iddia etti
Altıparmak, sanık Gürsel Aktepe’nin, kendisi hakkında “FETÖ ile irtibatı olduğu” yönündeki ifadenin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek bu ifadenin işkence altında verildiğini iddia etti. Aktepe’nin daha sonra beyanlarından vazgeçtiğini ifade etti. Örgütün şifreli mesajlaşma uygulaması olan ByLock’u kullandığı yönündeki tespitleri kabul etmeyen Altıparmak, uygulamanın bulunduğu hatları 2004’ten 2016 yılına kadar kullandığını ancak bu telefonlara uygulamayı yüklemediğini söyledi.
Altıparmak, Osman Karakuş ve Tuncay Delibaş ile telefon görüşmeleri hakkındaki iddialara ise yanıt olarak, Karakuş ile emniyet genel müdür yardımcısı olması nedeniyle görüştüğünü, Delibaş’ın ise şeker hastası eşinin doktoru olduğu şeklinde savunma yaptı. Evindeki aramada bulunan not kağıdının ise kendisine ait olmadığını ileri sürdü.
Müşteki İhsan Barutçu’nun dinlenilmesine dair faaliyetler sırasında Ankara’da bulunmadığını, İçişleri Bakanı ile seçim güvenliği çalışmaları yapmak için geçici görevde olduğunu söyleyen Altıparmak, müşteki Deniz Baykal‘a yönelik faaliyetlerle ilgisinin olmadığını iddia etti.
Dinleme olaylarında aktif bir görevim yok
Sanık Yurt Atayün de hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Hakkındaki FETÖ üyeliği suçlamasını reddeden Atayün, örgüt üyesi olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığını öne sürdü. Deniz Baykal’a yönelik faaliyetlerle ilgili kendisine iddianamede herhangi bir suçlama yapılmadığını savundu. Yusuf Ziya Yağmur’a yönelik dinlemede aktif bir görevinin olmadığını iddia etti. Hakkında sahte belge ile delil üretildiğini söyleyen Atayün, beraatini talep etti.
Sanıklardan Adem Çağlar ise, 17-25 Aralık sürecinden önce FETÖ’nün dini faaliyetlerine katılım sağladığını, bu dönemde örgütü yalnızca dini bir oluşum olarak gördüğünü belirtti. Ancak 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütün amacının farklı olduğunu anladığını söyleyen Çağlar;
“Bir kişinin örgüt mensubu sayılması için örgütün amaç ve faaliyetlerini benimseyip iradesiyle örgütün faaliyetlerine katılması gerekir. Benim böyle bir durumum söz konusu olmadı. Ben 17-25 Aralık’tan sonra örgütle irtibatımı kestim. Bu dönemde ismini Ali olarak bildiğim bir örgüt mensubu beni ziyaret ederek görev yeri değiştirilen polis memurlarının idareye dava açtığını söyledi, benim de dava açmamı istedi. Bu talebi reddettim. Yine ismini Rıfat olarak bildiğim bir örgüt mensubu da Bank Asya’ya para yatırmamı istedi. Örgütten gelen bu talebi de reddederek örgüte karşı bir duruş sergiledim. Örgütün amaç ve faaliyetlerini asla benimsemedim. Örgüte kurduğum sempati asla üyelik boyutuna ulaşmadı.” şeklinde savunma yaptı.
Örgütün gerçek yüzünü 17-25 Aralık’tan sonra gördüm
Bilerek ya da isteyerek hiçbir dinleme faaliyeti içinde yer almadığını iddia eden Çağlar, ByLock kullandığı yönündeki iddiaları da reddetti.
Sanık Ali Osman Kayan ise, Deniz Baykal ve MHP’li yöneticileri dinlediğine dair hakkında delil olmadığını iddia etti.
Sanık Sinan Altıparmak, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için itirafçı olduğunu ve daha önce verdiği ifadeleri tekrarladığını belirtti. Örgütle polis okulunda tanıştığını söyleyen Altıparmak, örgütü dini bir cemaat sandığını dile getirdi. Altıparmak, örgütün kendisini istihbarat şubeye yönlendirdiğini, 17-25 Aralık sonrasında gerçek yüzünü gördüğü örgütle irtibatını kestiğini ve sohbetlere katılmadığını ifade etti. Sivas’a tayin olduktan sonra örgüt mensubu bir kişinin kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Altıparmak, bu kişinin telefonuna ByLock yüklediğini, ardından kendisinin bu programı sildiğini öne sürdü.
Sanık beyanlarının dinlenmesinin ardından mahkeme, duruşmayı 12 Ekim’e erteledi.