Yurtdışında FETÖ ile iliş kili okulları devralmak veya yeni okullar açmak için 90 ülke ile yakın temas içinde olduklarını belirten Akgün, “Yurt dışında toplamda Maarif Vakfı’nın 140 okulu oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel talimatıyla FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasının eğitim ayağıyla mücadele için kurulan Maarif Vakfı’nın Başkanı Akgün yeni çalışmalarını ve bugüne kadar yaptıkları projeleri anlattı.
“FETÖ ile iltisaklı 104 okulu devraldık”
“FETÖ ile iltisaklı 104 okulu devraldık. Ayrıca yurt dışındaki ailelerin FETÖ ile ilişkili okullara güveni de sarsıldı. Aileler artık Çocuklarını Türkiye ile kavgalı bir grubun okuluna göndermiyorlar” dedi. Almanya, ABD, Fransa, Avusturya ve İngiltere başta olmak üzere Türklerin yoğun olarak yaşadığı bazı ülkelerde FETÖ’nün tuzağına düşülmemesi için yeni bir proje hayata geçireceklerini açıklayan Akgün, “Türklerin yoğun olduğu yerlerde özellikle etüt merkezleri, kültür merkezleri, ders çalışma merkezleri açarak oralardaki Türk ailelerinin çocuklarının eğitimlerine katkıda bulunacağız. Onların özellikle Batı’daki göçmen ailelerin çocuklarının üniversitelere, kaliteli, nitelikli üniversitelere yönlendirilmesi konusunda hazırlık yapmak hem de ailelerde bu bilinci ve duyarlılığı geliştirmek istiyoruz. Ailelere rehberlik edeceğiz” dedi. Akgün, Maarif Vakfı’nın yurt dışında eğitim alanında yaptıklarını, FETÖ ile mücadele konusunda gelinen son durumu ve geleceğe ilişkin projelerini şöyle anlattı:
“Kuruluşumuzdan bu yana artık iki yıl geçti. Bu süre zarfında Maarif Vakfı olarak 90 ülke ile yakın temasa geçtik, sürekli görüşüyoruz. Bunların içerisinde 28 ülke ile ya devir teslim ya da yeni okul açma konusunda ön mutabakat anlaşması imzaladık. Fiilen de 16 ülkede FETÖ iltisaklı okulları devraldık. 104 okul Maarif Vakfına geçti. Bunun dışında da biz yeni okullar açtık. 29 ülkede 36 yeni okul açtık. Toplam Maarifin yurt dışındaki okul sayısı ise FETÖ’den devirler dahil 140’a ulaştı. Geçen hafta ciddi hareket oldu. Fildişinden okulları aldık. En son da Demokratik Kongo’daki okulları aldık. 4 okul vardı orada. Vatandaşın bunlara güveni kalmadı. FETÖ’nün okullarından mezun olanlar Türkiye’ye üniversite okumak için gelemiyorlar. Çalışmak istediklerinde oturum izni alamıyorlar. Halk Türkiye’nin meşru hükümetiyle, devlet başkanıyla kavgalı olan bir gurubun okuluna kendi öğrencisini göndermek istemiyor. Bu en önemli başarı. Türkiye son iki yıldır yaptığı çalışmalarla kamuoyunu kendi lehine çevirdi. Ailelerin FETÖ ile ilişkili okullara güveni sarsıldı. Okul demek ailenin çocuklarının geleceği demek. Türkiye ile kavgalı bir grup denince bütün ailelerle çok büyük bir tedirginlik ve güven sıkıntısı ortaya çıktı.
Özellikle 2 yıldır Maarif Vakfı ve Türk Dışişleri Bakanlığı’nın yoğun çalışmalarıyla uluslararası alanda siyasi-psikolojik ortam Türkiye’nin lehine değişti. 24 Haziran da bu işin miladı oldu. Onun için bu defa da FETÖ ayakta kalmak için çok farklı taktikler geliştiriyor. Bunların başında çifte vatandaş olan ve genelde kendilerine yakın olan yabancı ülke (örneğin ABD gibi) vatandaşı birisine okulları devretmek, yerelde birilerine devretmek, ilgili devlete yakın olan bir işadamına devretmek gibi taktikleri vardı.
Her defasında Türkiye belli bir ülkenin vatandaşı olunca siyasi olarak ilgili ülkeleri uyardığı için karşı ülke nezdinde zor durumda kalıyorlardı. Onun için şimdi herhangi bir ülkeye ait gibi görülmeyen çok uluslu şirketler üzerinden okulları kurtarmak ve isimlerinin değiştirerek ayakta kalma taktiği gütmeye başladılar. Ancak bu konularla ilgili olarak da Türkiye’nin ilgili aktörlere bu konuda uyarılar yapmasıyla strateji işlememeye başladı. Artık FETÖ ile iltisaklı olduğu bilinen bu tür okullar sıcak kor haline geldi. Örneğin Arnavutluk, Kırgızistan, Azerbaycan gibi ülkelerde, buralarda halklar Türkiye’ye çok yakın. Türkiye ile kavga eden şiddete bulaşmış ve şaibeli hale gelmiş okullara öğrenci göndermek istemiyorlar aileler. İlgi azaldı. Böylece öğrencileri azalıyor. Kaliteli öğretmen de bulamıyorlar. Mali bakımdan zora giriyorlar. Çözüm bulmaya çalıştıklarında da eskiden olduğu gibi kolay çözüm bulamıyorlar. 2 yıl içerisinde kısır döngüye doğru girmeye başladılar. Sürdürülebilir bir yapı olmaktan çıkmaya başladı.”
Kaynak: Sabah