İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan ve 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen yaklaşık 200 sayfalık iddianamede FETÖ’nün Sivil kurumları (Yargı, ÖSYM, TÜBİTAK, MEB) “özel kurumlar” Silahlı kurumları (TSK, EGM ve MİT) “özel mahrem kurumlar” olarak tanımladığı belirtildi.
Karmaşa, takiyye için fırsat oldu
İddianamede örgüt lideri Gülen‘in herhangi bir takibata karşı yalan söylemeyi, inandığı ve olduğundan farklı görünmeyi meşru sayarak takiyeyi bir öğreti olarak kullandığı ve adına da ‘tedbir’ dediği belirtildi.
İddianameden çarpıcı bölümler şöyle:
- “Fetullahçı örgütün ortaya çıktığı 1970’lerden günümüze, ülkemizin çeşitli sorunlardan kaynaklı olarak zaman zaman kaos ortamları içerisinde olması, örgüt açısından bulunmaz nimet olmuştur.”
- “Düşük veya orta gelirli bir aileye mensup birisinin, ailesinin kendisine sunamayacağı her türlü imkanın hedef için seferber edilmesi ‘ikram’ yönetimini muazzam ölçüde etkili hale getirmiştir. Gençlerin örgüt elemanı olması amacıyla planlı, programlı ideolojik eğitimin 5-10 yıl gibi uzunca bir süre devam etmesi için harcanan yoğun çaba sonucunda militan kimlik inşası gerçekleştirilmek istenmektedir.
- “Bu evlerde kalan çocuk ve gençler, sistemli olarak kendi sosyal çevrelerinden çıkarılarak, telkin yoluyla örgüt gönüllüsü haline getirilir ve yine telkinle birlikte örgüt içinde tutulurlar.”
- “Sonuç olarak duygusal bağlılıkla birlikte hedef şahısların bireysel dönüşümleri başlamakta, bireysellik ortadan kaldırılarak Fetullah Gülen’in ‘hizmet erleri, muhabbet fedaileri, ışık süvarileri’ gibi militarist çağrışımlara sahip tek tip kişilikten oluşan makbul insan tarzı şekillendirilmektedir. Bu özelliklere ve tek tip kişiliğe sahip olan FETÖ mensupları, Fetullah Gülen’in kutsal misyonunu gerçekleştirecek seçilmiş kutsal ordusunun neferleridir.”
- Bu neferlerin hem devlete hem özel sektöre sızıp tabandan başlayarak tepeyi kuşatmayı, FETÖ adına yönetme ve örgüt liderinin hayallerini gerçekleştirmeyi hedefledikleri belirtilen iddianamede, “Devlete yerleştirilen bu kadroların yönetim ve yönlendirme ağına hükmederek önceliği sisteme sahip olmaya vermeleri gerektiğini düşünen Fetullah Gülen, bu yüzden örgüt elemanlarının zarar görmeden terfi etmelerini, yükselmelerini istemektedir” denildi.
Kaynak: Sabah
